top of page
  • Yazarın fotoğrafıMunise Kaya

Cemal Atay Genç'in Şiir Seferi




Şiirlerime ne anlam verilirse anlamları odur. Paul Valery

Şiirler… Annemizin ninnilerinin dizelerinde başlar şiirle tanışıklığımız. Onlar şiirin melodiyle giydirilmiş halleridir biraz da; şarkılarımız da, türkülerimiz de, azıcık tekerlemelerimiz de…

Her bir şiir, her bir dize, efsunlu bir yaşam gizi vaat eder adeta bize. Aşk ateşiyle içten içe yanıp kavrulurken, kırılmışken, terk edilmişken, kızgın ya da öfkeliyken, dünyayı değiştirmeye yeminliyken ya da ümitsizlik girdabında özlenen yaşama dair iz ararken en çok onların kılavuzluğuna güvenir, onların gösterdiği limanlara sığınırız. Dilimiz, düşüncemiz, inancımızdırlar… Bu yüzden bize aittirler… Bizdirler…

Budur şiirlerin gerçek sahiplerini unutuşumuza sebep. Çoğunca şiirin tüm dizelerini ezbere okuyup şairi sorulduğunda öylece kalışımıza, şair ve şiir eşleştirilmelerinde hep sınıfta kalışımıza…

Şairi için ise, dışavurum biçimi olarak bireysel bir eylemdir şiir. Şairin zihinsel, duyumsal, kavrayışsal dile gelişidir. İmgelerle can bulur. O imge ki, şairin zihninden çıkıp ulaştığı her zihinde farklı biçimler alır. Şairi okuruna yabancılaştırır.

Şairler… Unuttuklarımız. Belki de hiç sorgulamadığımız, görünmez “kahramanlar”, yel değirmenlerine karşı bir başlarına savaşan Don Kişotlar… Küçük tekneleriyle edebiyatın en derin, en tehlikeli ve en karanlık sularında yol almaya çalışan imge avcıları… Ama hep gizemli, hep yalnız… “…önce ses vardı ses hep oradaydı zaman yoktu yalnızlık iki arada kainat boşluktaydı o durmuyor etrafımda dönüyor…” (Kitab-ı Yalnızlık – Kara Güneş)

“…Zamanın kuyruk acısı var. Biliyorum Durmadan rüyalarımı ısırıyor…” (Kitab-ı Yalnızlık – Üç Boyutlu Evrenden Başka Bir Boyuta Geçememenin Sancısı)

Bu şairlerden biri Cemal Atay Genç. Yazınının seyir defterine, iç konuşmalarını, kendiyle çatışmalarını, öfkesini, melankolisini, hüznünü, hasretini, matemini, umutlarını, mutluluklarını, yengilerini, yenilgilerini sakınmasız not düşmüş bir imge avcısı… Rotasını kendi çizen, ama herhangi bir karaya varımı istemeyen, denizin kendisine aşık bir sevdalı… “…Beni bilincin yedinci katına bırak Çelişkiden kurtulamıyorum…” (Kitab-ı Yalnızlık – Doğum Versus Ölüm) “…kuşlara özendin göç ettin bir gram heves için dağı, taşı delip toprağı altına, üstüne getirdin çalıp hayallerini balıkların rakı sofralarında kuyruğunu inkar ettin yine de aç kaldı gözlerin…” (Rüzgarın Elinde Kalanlar – Nefs Bir Akıl Sıfır)


Ağına takılan her imgeyi açlıkla teknesine çekmiş bir heveskârdır yolculuğunun başında. Tanıdıkça denizi, içinde yüzen balıklarını, dilini yakan tuzunu, rüzgarını, üstünde süzülen kuşlarını, bir de tamamlayınca kendiyle kavgasını, açgözlü “kambur ‘ben’ciliğini” bir solukla iki mavi arasına bırakıp çoğalır sonrasında.

“…yemeden içmeden kesilmiştim boşaldı aklım gövdeme olacak olanın belirsizliği silinip gitti geçmiş ellerimden kırk güneş, kırk yağmur sürdü ölümün hasadı…” (Rüzgarın Elinde Kalanlar – Ruhgüder) “…Biliyorum uslanmazsın Özenirsin kuşlara Rüzgarın sesi tatlı Durmaz artık yer ile gök Senin durduğun yerde Boşuna çabalama kamburum Taşımaz bu beden Senden arta kalanı…” (Rüzgarın Elinde Kalanlar – Darası Alınmamış Küfe)


Şiirlerinin kronolojisinde rastlarsınız öz yaşam öyküsünün iz düşümlerine. Yaşamın bütününe, kendine, insana dair sorgulamalarına… Dayatılan kavramlarla, genel kabullerle, meşrulaştırılmışlarla kavgası vardır.

“…Almaz bir çocuk kırgınlığı Yazılır camdan yazıtlara Mut sokağında oynayan Eski bir dost gibi Sahipsiz ülkelerdir Yelken açan Düşdolusu umuda…” (Kitab-ı Yalnızlık – Fotoğrafın Ardında) “Delilik Kuş misali Kimin balkonuna konacağını Kendi bilir” (Rüzgarın Elinde Kalanlar – Ürperti)


Çocukluğunun dostluklarıyla misket yuvarlar, geçmişi denizin tuzuyla temize çekip zamanı kandırmaya sözcükler arar. Ölüme kafa tutuşu bazen bir boyun eğişe dönüşse de bir şans daha verir tanrıya, umut en derininde bir hazine çünkü. Deliliğe övgüsü, aklının kıvrımlarına düşmüş sevdalarıyla kadeh tokuşturur. Çöp toplayıcısının var oluşsal kaygısıdır denize saldığı ağına takılan. Ya da kök salmaya denizi seçmiş bir tohum… Çocuk gelinin gözyaşına bulanmış duvağı…

“…Zaman sıkışmış Şamanın düşünde her gece Ağlıyor başka bir ruh için Başka bir bedenin kaderine gülüyordu Göçebe…” (Selman’ın Penceresinden Kırklar Cemi – Dem Bu Dem) “… İnsan olmak zormuş, bilmezdim Girdim, çıktım yetmiş kalıba Her rüyada yeni bir ben Her uyanışta yeni bir kefen buldum…” (Selman’ın Penceresinden Kırklar Cemi – Yedi Ulularım)

Düşlerinde şamanlarla semaha döner semada. O vakitler kaybeder bedenini; ruhu üç adamı emziren bir kadında, dergahını terk eden yola düşmüş bir müritte, apartman boşluğuna sığınmış ıslak bir güvercinde, gökyüzünü kızıla kesmeye yeminli öfkeli bir boğada …

“…Ben ki üç memeli bir Kibele’yim Biriyle babamı Diğeriyle kocamı Ötekiyle oğlumu Emzirdim…” (Rüzgarın Elinde Kalanlar – Ana-lık)

“…Beni dergahın bahçesine bırak İtikada tohum ekemiyorum…” (Kitab-ı Yalnızlık – Doğum Versus Ölüm) Her bir macerası, insanı anlama, tanıma çabası. Önüne çıkan her olguyu mesel edip masallaştıran bir günce onun şiirleri. Ve tuttuğu her seyir defteri, bir başka hesaplaşma, sonunda kapatıp denize kattığı...

“…Varoluşum yarım elmadır Buruşmuş bir gazete kağıdı suretim Göremezsiniz düşlerinizde bile gölgemi Akşamdan sabaha Ne kaldıysa aklın çöplüğünde…” (Rüzgarın Elinde Kalanlar – Çöp Toplayıcısının Ontik Kaygısı)

“…Sesin bahşişinde yüzer Ellerinde fırçadan kayık Köpükten, aynadan, düşten ince Süpürür sakalsız sözleri Ne kalmışsa artık…” (Kimin İntiharına Çalındın – Berdüş)


Bir şairi, bir gönül insanını, şiirleriyle, ürettikleriyle, zihnindekilere denk gelecek haliyle anlamak / anlatmak, tanımak / tanıtmak mümkün müdür? Şaire şiiri yazdıran güdüyü, okuyucusunun tümüyle kavraması mümkün müdür? Bir şiire nefes üfleyen imgeyi, tüm zihinlerde aynı biçimde yaratabilmek ya?


Hayır.


Bu yazı, bu iddia ile kaleme alınmadı zaten. Şair ve yazar Cemal Atay Genç’in seyir defterlerinin sayfaları arasında keşfe çıkmış, yaşama, insana, evrene dair o efsunlu gizleri arayan meraklı bir okuyucunun anlatımıdır bunlar.

Bu yüzden Cemal Atay Genç’i kendinden dinlemeli.




Not: Cemal Atay Genç'in kitapları için Kitap Yurdu'nu ziyaret edebilirsiniz.

32 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör
bottom of page